Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun

28/07/2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (‘’Kanun’’) ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeler Kanunu (‘’6100 Sayılı Kanun’’) revize edilmiştir. Şöyle ki;

 

  1. Görevsizlik veya yetkisizlik kararı üzerine yapılacak işlemler

 

6100 Sayılı Kanun’un 20’nci maddesinde yer alan; (1) Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, (…) (1) süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.’’ ifadesi aşağıdaki şekilde revize edilmiştir:

 

‘’Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise tebliğ tarihinden, (…) (1) süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Aksi takdirde dava açılmamış sayılır ve görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkemece bu konuda resen karar verilir.’’

 

  • Madde hükmünde yapılan değişiklik ile, ilk derece mahkemesi kararının kesin nitelik taşıdığı haller için, tarafların dosyayı yetkili veya görevli mahkemeye gönderme talebinin kararın tebliğinden itibaren iki hafta olacağı hüküm altına alınmıştır.

 

  1. Aleniyet İlkesi

 

6100 Sayılı Kanun’un 28’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; ‘’Duruşmaların bir kısmının veya tamamının gizli olarak yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut resen mahkemece karar verilebilir.’’ ifadesi aşağıdaki şekilde revize edilmiştir:

 

‘’Duruşmaların bir kısmının veya tamamının gizli olarak yapılmasına ancak genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin yahut yargılama ile ilgili kişilerin korunmaya değer üstün bir menfaatinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, ilgilinin talebi üzerine yahut resen mahkemece karar verilebilir.’’

 

  • 6100 Sayılı Kanun hükmünde yapılan değişiklik ile duruşmalardaki aleniyet ilkesine istisna getirilmiş olup, ilgili kişilerin korunmaya değer menfaatlerinin bulunduğu hallerde duruşmanın gizli yapılmasına karar verilebileceği hüküm altına alınmıştır.

 

  1. Hakimin Ret Sebepleri

 

6100 Sayılı Kanun’un 36’nci maddesinde yer alan; ‘’Hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması hâlinde, taraflardan biri hâkimi reddedebileceği gibi hâkim de bizzat çekilebilir. Özellikle aşağıdaki hâllerde, hâkimin reddi sebebinin varlığı kabul edilir: c) Davada, tanık veya bilirkişi olarak dinlenmiş veya hâkim ya da hakem sıfatıyla hareket etmiş olması.’’ ifadesi aşağıdaki şekilde revize edilmiştir:

 

‘’c) Davada, tanık veya bilirkişi olarak dinlenmiş veya hâkim ya da hakem sıfatıyla hareket etmiş olması; uyuşmazlıkta arabuluculuk veya uzlaştırmacılık yapmış bulunması.’’

 

  • Arabuluculuk kurumunun hukukumuzda yer alması ile birlikte, hakimin uyuşmazlık konusunda arabulucu olarak hareket etmiş olması halinin de hakimin ret sebebi olacağı hüküm altına alınmıştır.

 

  1. Ret Usulünde Değişiklikler

 

6100 sayılı Kanunun 38’inci maddesinin altıncı, yedinci ve dokuzuncu fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır:

(6) Ret sebebi sabit olmasa bile, merci bunu muhtemel görürse, ret talebini kabul edebilir.

(7) Ret sebepleri hakkında yemin teklif olunamaz.

(9) Bu kararlar aleyhine ancak hükümle birlikte kanun yollarına başvurulabilir.

6100 sayılı Kanun’un 42’nci maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiştir.

 

(2) Ret sebebi sabit olmasa bile, merci bunu muhtemel görürse, ret talebini kabul edebilir.

(3) Ret sebepleri hakkında yemin teklif olunamaz.

 

  • Yürürlükten kalkan kanun hükümleriyle birlikte, hakimin reddi kararları aleyhine, uyuşmazlık bakımından esas hüküm verilmeden istinaf yoluna başvurma hakkı tanınmıştır.

 

  1. Sürelere İlişkin Düzenleme

 

6100 sayılı Kanun’un 94’üncü maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

 

‘’Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Bu takdirde hâkim, tayin ettiği kesin süreye konu olan işlemi hiçbir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklar ve süreye uyulmamasının hukuki sonuçlarını açıkça tutanağa geçirerek ihtar eder. Kesin olduğu belirtilmeyen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir; bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez.’’

 

  • Söz konusu değişiklik ile kesin süreye konu işlemin taraflara açıklanması ve bu süreye uyulmaması halinde sonuçlarının ihtar etme yükümlülüğü getirilmiştir. Hakim tarafından kesin olduğu belirtilmeyen süreler için, taraflar yeniden süre isteyebilecek olup, hakim tarafından verilecek ikinci sürenin kesin nitelik taşıyacağı ifade edilmiştir.

 

  1. Belirsiz Alacak Davası

6100 sayılı Kanun’un 107’nci maddesinin başlığı “Belirsiz alacak davası” şeklinde ve ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır:

‘’Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.’’

  • Madde hükmünde yapılan değişiklik ile, belirsiz alacak davalarında alacağın miktarının belirlenme anının hakim tarafından kararlaştırılacağı ve davacı tarafa alacağın miktarının tam ve kesin olarak belirtilmesi için iki haftalık süre tanınacağı ifade edilmiştir.

 

  1. İlk İtirazlar

 

6100 sayılı Kanun’un 116’ncı maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi yürürlükten kaldırılmıştır.

İlk itirazlar aşağıdakilerden ibarettir:

c) İş bölümü itirazı. 8.                  Harç ve Gider Avansının Ödenmesi 6100 sayılı Kanunun 120’nci maddesinin başlığı “Harç ve gider avansının ödenmesi” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir. “(3) Taraflardan her birinin ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen delil avansına ilişkin 324 üncü madde hükümleri saklıdır.”

 

  • Dava ikame edilirken bilirkişi, keşif e tanık gibi delil yollarından hangisine başvurulacağı belirli olmaksızın gider avansı yatırılması talep edilmekteyken, yapılan düzenleme ile delil avansının dava açılırken yatırılma zorunluluğu kaldırılarak davacı taraf lehine bir düzenleme yapılmıştır.

 

  1. Davanın Geri Alınması

 

6100 sayılı Kanunun 123’üncü maddesinin birinci fıkrasına ‘’Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir.‘’ cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Bu takdirde davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.”

 

 

 

 

  1. Dava Konusunun Devri

 

6100 sayılı Kanun’un 125’inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin ikinci cümlesinde yer alan “davacı davayı kazanırsa” ibaresi “dava davacı lehine sonuçlanırsa” şeklinde değiştirilmiş ve ikinci fıkraya aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Bu takdirde dava davacı aleyhine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.”

  1. Cevap Dilekçesini Verme Süresi

 

6100 sayılı Kanun’un 127’nci maddesinin birinci fıkrasına “başvuran davalıya,” ibaresinden sonra gelmek üzere “cevap süresinin bitiminden itibaren işlemeye başlamak,” ibaresi eklenmiştir.

 

‘’Cevap dilekçesini verme süresi, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki haftadır. Ancak, durum ve koşullara göre cevap dilekçesinin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor yahut imkânsız olduğu durumlarda, yine bu süre zarfında mahkemeye başvuran davalıya, cevap süresinin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve bir ayı geçmemek üzere ek bir süre verilebilir. Ek cevap süresi talebi hakkında verilen karar taraflara derhâl bildirilir.’’

 

  • Kanun hükmünde yapılan değişiklik ile cevap süresinin uzatılma halinin, davalının talebi halinde ve uygun koşullar mevcut ise cevap süresinin bitiminden başlamak üzere işleyeceği hüküm altına alınmıştır. Böylelikle uygulamada süre uzatımına ilişkin ara kararın tebliği tarihi, yasal cevap süresinden itibaren işlemek üzere gibi verilen farklı kararların yarattığı belirsizlik hali sonlandırılmıştır.

 

  1. Ön İnceleme Duruşmasına Davet

 

6100 sayılı Kanun’un 139’uncu maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilerek, ön inceleme duruşmasına davetiyede ihtar edilecek hususlar değiştirilmiştir:

“Çıkarılacak davetiyede aşağıdaki hususlar ihtar edilir:

  1. a) Duruşma davetiyesine ve sonuçlarına ilişkin diğer hususlar.
  2. b) Tarafların sulh için gerekli hazırlığı yapmaları.
  3. c) Duruşmaya sadece taraflardan birinin gelmesi ve yargılamaya devam etmek istemesi durumunda gelmeyen tarafın yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği.

ç) Davetiyenin tebliğinden itibaren iki haftalık kesin süre içinde tarafların dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları, bu hususların verilen süre içinde yerine getirilmemesi hâlinde o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaklarına karar verileceği.”

  1. Ön İnceleme Duruşması

6100 sayılı Kanun’un 140’ıncı maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(5) 139 uncu madde uyarınca yapılan ihtara rağmen dilekçelerinde gösterdikleri belgeleri sunmayan veya belgelerin getirtilmesi için gerekli açıklamayı yapmayan tarafın bu delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilir.”

  • Mahkeme, dilekçelerin karşılıklı verilmesinden ve yukarıdaki maddelerde belirtilen incelemeyi tamamladıktan sonra, ön inceleme için bir duruşma günü tespit ederek taraflara bildirir. Çıkarılacak davetiyede, duruşma davetiyesine ve sonuçlarına ilişkin diğer hususlar yanında, taraflara sulh için gerekli hazırlığı yapmaları, duruşmaya sadece taraflardan birinin gelmesi ve yargılamaya devam etmek istemesi durumunda, gelmeyen tarafın yokluğunda yapılan işlemlere itiraz edemeyeceği ve diğer tarafın, onun muvafakati olmadan iddia ve savunmasını genişletebileceği yahut değiştirebileceği ayrıca ihtar edilir. Revize madde hükmü ile, ihtara rağmen belgelerin sunulmaması halinde açıklamayı yapmayan tarafın bu delillere dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verileceği hüküm altına alınmıştır.

 

  1. İddia Ve Savunmanın Genişletilmesi Veya Değiştirilmesi

6100 sayılı Kanun’un 141’inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Dilekçelerin karşılıklı verilmesinden sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.”

  • Değiştirilen kanun hükmü ile, tarafların dilekçelerini karşılıklı olarak vermesinden sonra iddia ve savunmanın genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Madde hükmü değiştirilmeden önce, ön inceleme duruşmasına mazeretsiz katılmayan tarafın yokluğunda iddia ve savunma değiştirilip, genişletilebiliyordu.

 

  1. Tarafların Duruşmaya Daveti

 

6100 sayılı Kanun’un 147’nci maddesinin birinci fıkrasına “tahkikat” ibaresinden sonra gelmek üzere “ve sözlü yargılama” ibaresi ile ikinci fıkrasına “itiraz edemeyecekleri” ibaresinden sonra gelmek üzere“, tahkikatın sona erdiği duruşmada sözlü yargılamaya geçileceği, sözlü yargılama için duruşmanın ertelenmesi hâlinde taraflara ayrıca davetiye gönderilmeyeceği ve 150’nci madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, yokluklarında hüküm verileceği” ibaresi eklenmiştir.

 

Taraflar, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra tahkikat ve sözlü yargılama için duruşmaya davet edilir. (2) Taraflara gönderilecek davetiyede, belirlenen gün ve saatte geçerli bir özrü olmadan mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde, duruşmaya yokluklarında devam edileceği ve yapılan işlemlere itiraz edemeyecekleri, tahkikatın sona erdiği duruşmada sözlü yargılamaya geçileceği, sözlü yargılama için duruşmanın ertelenmesi hâlinde taraflara ayrıca davetiye gönderilmeyeceği ve 150 nci madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, yokluklarında hüküm verileceği bildirilir.

 

  1. Ses Ve Görüntü Nakledilmesi Yoluyla Veya Başka Yerde Duruşma İcrası

 

6100 sayılı Kanun’un 149’uncu maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

 

“Ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla veya başka yerde duruşma icrası

MADDE 149 – (1) Mahkeme, taraflardan birinin talebi üzerine talep eden tarafın veya vekilinin, aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla bulundukları yerden duruşmaya katılmalarına ve usul işlemleri yapabilmelerine karar verebilir.

(2) Mahkeme resen veya taraflardan birinin talebi üzerine; tanığın, bilirkişinin veya uzmanın aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla bulundukları yerden dinlenilmesine karar verebilir.

(3) Mahkeme, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri dava ve işlerde ilgililerin, aynı anda ses ve görüntü nakledilmesi yoluyla bulundukları yerden dinlenilmesine resen karar verebilir.

(4) Mahkeme, fiilî engel veya güvenlik sebebiyle duruşmanın il sınırları içinde başka bir yerde yapılmasına, yargı çevresi içinde yer aldığı bölge adliye mahkemesi adalet komisyonunun uygun görüşünü alarak karar verebilir.

(5) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar yönetmelikte belirlenir.”

 

  1. Islahın Zaman Ve Şekli

 

6100 sayılı Kanun’un 177’nci maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkra buna göre teselsül ettirilmiştir.

 

“(2) Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.”

 

  • Madde hükmünün revizesi ile birlikte Yargıtay’ın, bozma veya kaldırma kararından sonra ilk derece mahkemesine gönderilen dosyada davanın esasına ilişkin inceleme yapılması halinde, tahkikatın sona ermesine kadar ıslah yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.

 

  1. 6100 sayılı Kanun’un Beşinci Bölümüne, Altıncı Ayırımdan sonra gelmek üzere “Toplu Mahkemelerde Tahkikat” başlıklı Yedinci Ayırım ile aşağıdaki madde eklenmiştir:

 

“Toplu mahkemelerde tahkikat

MADDE 183/A – (1) Dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra talep edilen delil tespiti, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir gibi geçici hukuki koruma tedbirleri de dâhil olmak üzere toplu mahkemenin görevine giren dava ve işlerde tüm yargılama aşamaları heyet tarafından yerine getirilir ve karara bağlanır.

(2) Heyet, diğer kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, iş veya davanın özelliğine göre tahkikatın, tahkikat hâkimi olarak görevlendirilen bir üye tarafından yapılmasına karar verebilir.

(3) Tahkikatın heyetçe yürütüldüğü iş veya davalarda mahkeme başkanı, belirli bazı tahkikat işlemlerini yapmak üzere, üyelerden birini naip hâkim olarak görevlendirebilir.

(4) Mahkeme başkanı, mahkemenin uyumlu, verimli ve düzenli çalışmasını sağlar ve bu yolda uygun göreceği önlemleri alır.”

 

  1. Sözlü Yargılama

 

6100 sayılı Kanun’un 186’ncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“(1) Mahkeme, tahkikatın bittiğini tefhim ettikten sonra aynı duruşmada sözlü yargılama aşamasına geçer. Bu durumda taraflardan birinin talebi üzerine duruşma iki haftadan az olmamak üzere ertelenir. Hazır bulunsun veya bulunmasın sözlü yargılama için taraflara ayrıca davetiye gönderilmez.”

“Şu kadar ki, 150 nci madde hükmü saklıdır.”

  • Madde hükmü ile, tahkikatın bittiğinin taraflara bildirilmesi ile birlikte sözlü yargılamaya geçileceği hüküm altına alınmıştır.

 

  1. İmza Atamayanların Durumu

 

6100 sayılı Kanun’un 206’ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “İmza” ibaresi “Okuma ve yazma bilmediği için imza” şeklinde değiştirilmiş, maddeye birinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiş ve mevcut üçüncü fıkrasına “noterlerce” ibaresinden sonra gelmek üzere “onaylanacak veya” ibaresi eklenmiştir.

“(2) Okuma ve yazma bildiği hâlde imza atamayanların mühür veya bir alet ya da parmak izi kullanmak suretiyle yapacakları hukuki işlemleri içeren belgelerin senet niteliğini taşıyabilmesi, noterler tarafından onaylanmasına veya düzenlenmesine bağlıdır.”

  1. Belgelerin Halefler Aleyhine Kullanılması Ve Adi Senetlerin Üçüncü Kişiler İçin Hüküm İfade Etmesi

6100 sayılı Kanun’un 215’inci maddesinin başlığı “Belgelerin halefler aleyhine kullanılması ve adi senetlerin üçüncü kişiler için hüküm ifade etmesi” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(2) Bir adi senet bakımından, kendisine ibraz olunduğu noter veya yetkili memur tarafından usulüne uygun olarak onaylanmış ise ibraz tarihi, resmi bir işleme konu olmuşsa işlem tarihi, imza edenlerden biri ölmüşse ölüm tarihi, imza edenlerden birinin imza etmesine fiilen imkân kalmamışsa bu imkânı ortadan kaldıran olayın meydana geldiği tarih üçüncü kişiler hakkında da hüküm ifade eder. Adi senette bahsedilen diğer senetlerin tarihleri, üçüncü kişiler hakkında ancak son senet tarihinin onaylanmış olduğunun kabul edildiği tarihte hüküm ifade eder.”

  1. Ticari Defterlerin İbrazı Ve Delil Olması

6100 sayılı Kanunun 222’nci maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan “ilgili hususta hiç bir kayıt içermemesi” ibaresi “diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi” şeklinde değiştirilmiş ve fıkraya birinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir:

“Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz.”

  • Kanun düzenlemesi ile davada karşı tarafın tuttuğu ticari defterde ilgili konularda kayıt olmaması durumunda, söz konusu hususun defteri mahkemeye ibraz eden taraf lehine delil olduğu ifade edilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

 

  1. Bilirkişi Raporuna İtiraz

6100 sayılı Kanun’un 281’inci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

Bilirkişi raporuna karşı talebin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor veya imkânsız olması ya da özel yahut teknik bir çalışmayı gerektirmesi hâlinde yine bu süre içinde mahkemeye başvuran tarafa, sürenin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve iki haftayı geçmemek üzere ek süre verilebilir.”

  • Davaya cevap süresinde olduğu gibi, Kanun hükmü ile bilirkişi raporuna itiraz sürecinde de hazırlanmasının çok zor veya imkânsız olması ya da özel yahut teknik bir çalışmayı gerektirmesi hallerde bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi için ek süre verilebileceği ifade edilmiştir.

 

  1. Keşfin Yapılması

6100 sayılı Kanun’un 290’ıncı maddesinin birinci fıkrasına “yeri” ibaresinden sonra gelmek üzere “, kapsamı” ibaresi ile ikinci fıkrasına ikinci cümleden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle eklenmiştir.

 

“Tutanağa, hâkimin keşif konusu ve mahalliyle ilgili gözlemleri de yazılır.”

 

  1. Hükmün Tamamlanması

 

6100 sayılı Kanun’a 305’inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir:

“Hükmün tamamlanması

MADDE 305/A – (1) Taraflardan her biri, nihaî kararın tebliğinden itibaren bir ay içinde, yargılamada ileri sürülmesine veya kendiliğinden hükme geçirilmesi gerekli olmasına rağmen hakkında tamamen veya kısmen karar verilmeyen hususlarda, ek karar verilmesini isteyebilir. Bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir.”

  • Yeni eklenen kanun hükmü ile birlikte hakkında karar verilmemiş hususlarda tarafların ek karar verilmesini isteyebileceği hüküm altına alınmıştır.

 

  1. Feragat Ve Kabulün Zamanı

6100 sayılı Kanunun 310 uncu maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

“(2) Feragat veya kabul, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verilir.

(3) Feragat veya kabul, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı feragat veya kabul hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir.”

  1. Sulhun Zamanı

6100 sayılı Kanun’un 314’üncü maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.

 

“(2) Sulh, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince sulh doğrultusunda ek karar verilir.

(3) Sulh, dosyanın temyiz incelemesine gönderilmesinden sonra yapılmışsa, Yargıtay temyiz incelemesi yapmaksızın dosyayı sulh hususunda ek karar verilmek üzere hükmü veren mahkemeye gönderir.”

 

  1. İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar

 

6100 sayılı Kanun’un 341’inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(1) İlk derece mahkemelerinin aşağıdaki kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilir:

  1. a) Nihai kararlar.
  2. b) İhtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlar.”
  3. Duruşma Yapılması Ve Karar Verilmesi

 

6100 sayılı Kanun’un 356’ncı maddesinin başlığında yer alan “yapılmasına” ibaresi “yapılması ve” şeklinde değiştirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(2) Duruşma sonunda bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunu esastan reddetmek veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurmak dâhil gerekli kararları verir.”

  1. Duruşmaya Gelinmemesi Ve Giderlerin Ödenmemesi

 

6100 sayılı Kanun’un 358’inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan “gideri duruşma gününe kadar” ibaresi “gideri, iki haftadan az olmamak üzere verilecek kesin süre içinde” şeklinde ve üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:

“(3) Belirlenen giderin, verilen kesin süre içinde yatırılmış olması kaydıyla, taraflar mazeretsiz olarak duruşmaya katılmadıkları takdirde tahkikat yokluklarında yapılarak karar verilir. Belirlenen gider, süresi içinde yatırılmadığı takdirde, dosyanın mevcut durumuna göre karar verilir. Şu kadar ki, öngörülen tahkikat yapılmaksızın karar verilmesine olanak bulunmayan hâllerde başvuru reddedilir.”

  1. Karar Ve Tebliği

 

6100 sayılı Kanun’un 359’uncu maddesine ikinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş, diğer fıkra buna göre teselsül ettirilmiş ve mevcut üçüncü fıkrasına “bölge adliye mahkemesi tarafından” ibaresinden sonra gelmek üzere “resen” ibaresi eklenmiştir.

“(3) Bölge adliye mahkemesi, başvurunun esastan reddi kararında, ileri sürülen istinaf sebeplerini özetlemek ve ret sebeplerini açıklamak kaydıyla, kararın hukuk kurallarına uygunluk gerekçesini göstermekle yetinebilir.”

  • Madde hükmü ile bölge adliye mahkemesi kararlarının re’sen tebliğ edileceği hüküm altına alınmıştır.

 

  1. Temyiz Edilemeyen Kararlar

 

6100 sayılı Kanun’un 362’nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine “temyiz edilebilen alacak davaları” ibaresinden sonra gelmek üzere “ile kira ilişkisinden doğan diğer davalardan üç aylık kira tutarı temyiz sınırının üzerinde olanlar” ibaresi eklenmiş, (c)  bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve fıkraya aşağıdaki bent eklenmiştir.

“c) Yargı çevresi içinde bulunan ilk derece mahkemelerinin görev ve yetkisi hakkında verilen kararlar ile yargı yeri belirlenmesine ilişkin kararlar.”

“g) 353 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında verilen kararlar.”

  • Değiştirilen kanun hükmü ile temyiz edilemeyen kararlara aşağıdaki hususlar da eklenmiştir:

 

Davaya bakması yasak olan hâkimin karar vermiş olması. 2) İleri sürülen haklı ret talebine rağmen reddedilen hâkimin davaya bakmış olması. 3) Mahkemenin görevli ve yetkili olmasına rağmen görevsizlik veya yetkisizlik kararı vermiş olması veya mahkemenin görevli ya da yetkili olmamasına rağmen davaya bakmış bulunması. 4) Diğer dava şartlarına aykırılık bulunması. 5) Mahkemece usule aykırı olarak davanın veya karşı davanın açılmamış sayılmasına, davaların birleştirilmesine veya ayrılmasına karar verilmiş olması.

 

  1. İhtiyati Tedbir Kararı

 

6100 sayılı Kanun’un 391’inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

 

“(3) İhtiyati tedbir talebinin reddi kararı gerekçeli olarak verilir ve bu karara karşı kanun yoluna başvurulabilir. Yüzüne karşı aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf da kanun yoluna başvurabilir. Bu başvurular öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır.”

 

  1. İhtiyati Tedbir Kararına Karşı İtiraz

 

6100 sayılı Kanun’un 394’üncü maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.

“Esas hakkında dava açıldıktan sonra, itiraz hakkında, bu davaya bakan mahkemece karar verilir.”

  • İhtiyati tedbir kararına itiraz süreci, davaya bakan mahkeme tarafından incelenecektir.

 

  1. Tedbire Muhalefetin Cezası

 

6100 sayılı Kanun’un 398’inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

 

“MADDE 398 – (1) İhtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymayan veya tedbir kararına aykırı davranan kimse, ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren altı ay içinde şikâyet edilmesi üzerine, altı aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılır. Görevli ve yetkili mahkeme, esas hakkındaki dava henüz açılmamışsa, ihtiyati tedbir kararı veren mahkeme; esas hakkındaki dava açılmışsa, bu davanın görüldüğü mahkemedir.

(2) Şikâyet olunana, şikâyet dilekçesi ile birlikte duruşma gün ve saatini bildiren davetiye gönderilir. Davetiyede, savunma ve delillerini duruşma gününe kadar bildirmesi ve duruşmaya gelmediği takdirde yargılamaya yokluğunda devam olunarak karar verileceği ihtar edilir.

(3) Mahkeme duruşmaya gelen şikâyet olunana, 5271 sayılı Kanunun 147 nci maddesinde belirtilen haklarını hatırlatarak savunmasını alır.

(4) Mahkeme, dosyadaki delilleri değerlendirerek gerekli araştırmayı yapar. Yargılama sonunda şikâyet olunanın ihtiyati tedbir kararının uygulanmasına ilişkin emre uymadığı veya tedbir kararına aykırı davrandığı tespit edilirse, birinci fıkra uyarınca disiplin hapsi ile cezalandırılmasına; aksi takdirde şikâyetin reddine karar verilir.

(5) Taraflar, kararın tefhim veya tebliğinden itibaren bir hafta içinde karara itiraz edebilir. İtirazı, o yerde hükmü veren mahkemenin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisinden sonra gelen daire; son numaralı daire için bir numaralı daire; o yerde hükmü veren mahkemenin tek dairesi bulunması hâlinde en yakın yerdeki aynı düzey ve sıfattaki mahkeme inceler.

(6) İtiraz merci, bir hafta içinde kararını verir. Merci, itirazı yerinde görürse işin esası hakkında karar verir. İtiraz üzerine verilen karar kesindir.

(7) Bu madde uyarınca verilen disiplin hapsi kararları kesinleşmeden infaz edilemez. Kesinleşen kararların infazı Cumhuriyet başsavcılığınca yapılır.

(8) Tedbir kararına aykırı davranışın sona ermesi veya tedbir kararının gereğinin yerine getirilmesi ya da şikâyetten vazgeçilmesi hâlinde, dava ve bütün sonuçlarıyla beraber ceza düşer.

(9) Disiplin hapsine ilişkin karar, kesinleştiği tarihten itibaren iki yıl geçtikten sonra yerine getirilemez.”

 

  • İhtiyati tedbir kararının uygulanmasına aykırı hareket eden kişiler ihlalin öğrenilmesinden 6 ay içerisinde şikayet edilebilmektedir. Şikayet sonucunda verilecek kararlara tefhim veya tebliğden 1 hafta içerisinde itiraz edilebilmektedir. Şikayetten vazgeçilmesi ile birlikte ceza düşecektir.

 

 

 

  1. Delil Tespiti Talebi Ve Karar

6100 sayılı Kanun’un 402’nci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(4) Tespitin yapılmasından sonra, tespit tutanağı ve varsa bilirkişi raporunun bir örneği mahkemece karşı tarafa resen tebliğ olunur.”

 

  • Delil tespitinden sonra hazırlanan bilirkişi raporu re’sen taraflara tebliğ edilecektir.

 

  1. 2004 Sayılı İcra İflas Kanunu’nun (‘’2004 Sayılı Kanun’’ 78’inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

 

‘’Ödeme emrindeki müddet geçtikten ve borçlu itiraz etmiş ise itirazı kaldırıldıktan sonra mal beyanını beklemeksizin alacaklı, haciz konmasını isteyebilir. Ancak, alacaklı dilerse haciz talebinde bulunmaksızın Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi üzerinden, bu sisteme entegre bilişim sistemleri vasıtasıyla borçlunun mal, hak veya alacağını sorgulayabilir. Sorgulama sonunda Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi, varsa borçlunun mal, hak veya alacağının mahiyeti ve detayı hakkında bilgi verir ve bu durumda sistem üzerinden de haciz talep edilebilir. Bu takdirde icra dairesi, tespit edilen mal, hak veya alacağı elektronik ortamda haczeder. Sorgulama sonunda edinilen bilgiler hukuka aykırı olarak paylaşılamaz. Sorgulama ve haciz işlemlerinin yürütülebilmesi için kamu kurum veya kuruluşları ile 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 3’üncü maddesinde tanımlanan kredi kuruluşları ve finansal kuruluşlar, Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi ile kendi sistemleri arasında entegrasyonu sağlar. Sorgulamanın tür, kapsam ve sınırı ile diğer hususlar Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konulan yönetmelikle belirlenir.”

 

  1. 2004 sayılı Kanun’un 258’inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“İhtiyati haciz talebinin reddi kararı gerekçeli olarak verilir ve bu karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Yüzüne karşı aleyhinde ihtiyati haciz kararı verilen taraf da istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruları öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.”

  1. 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “yüz bin” ibaresi “beş yüz bin” şeklinde değiştirilmiştir.

 

‘’Ticari davalarda da deliller ile bunların sunulması 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine tabidir; miktar veya değeri beş yüz bin Türk lirasını geçmeyen ticari davalarda basit yargılama usulü uygulanır.’’

 

  • Madde hükmünün revizesi ile birlikte, değeri beş yüz bin Türk lirasını geçmeyen davalarda basit yargılama usulü uygulanacaktır.

 

  1. 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a 73’üncü maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.

 

Aşağıda belirtilenler haricinde tüketici mahkemelerinde dava açılmadan önce arabuluculuk yoluna başvurulması şartı getirilmiştir.

“Dava şartı olarak arabuluculuk

MADDE 73/A – (1) Tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Şu kadar ki, aşağıda belirtilen hususlarda dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler uygulanmaz:

  1. a) Tüketici hakem heyetinin görevi kapsamında olan uyuşmazlıklar
  2. b) Tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan itirazlar
  3. c) 73 üncü maddenin altıncı fıkrasında belirtilen davalar

ç) 74 üncü maddede belirtilen davalar

  1. d) Tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın aynından doğan uyuşmazlıklar

 

(2) 7/6/2012 tarihli ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin onbirinci fıkrası tüketici aleyhine uygulanmaz.

 

(3) Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya tarafların anlaşmaları ya da anlaşamamaları hâlinde tüketicinin ödemesi gereken arabuluculuk ücreti, Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır. Ancak belirtilen hâllerde arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin Birinci Kısmına göre iki saatlik ücret tutarını geçemez.

 

(4) Arabuluculuk faaliyeti sonunda açılan davanın tüketici lehine sonuçlanması hâlinde arabuluculuk ücreti, 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre davalıdan tahsil olunarak bütçeye gelir kaydedilir.”

 

  1. Kanun yayımı tarihinde (28.07.2020) yürürlüğe girmiştir.