- Giriş: Rekabet Kurumu ve Tarihçesi
Rekabet Kurumu veya Rekabet Kurumları devletlerin kendi içerisinde dönen sermayenin sonucunda şirketler arasında oluşan rekabeti kontrol etmek görevini taşıyan ve genellikle devletin bir kurumu vasfına sahip kuruluşlardır. Tarihsel olarak rekabet kurumlarını kapitalist ekonominin çıkışıyla ilişkilendirmek mümkündür. Çünkü büyük sermayeleri kapsayan ve bu sayede rekabet edebilen şirketlerin ortaya çıkışı ancak on dokuzuncu yüzyılda mümkün olabilmiştir. Elbette, özellikle yirminci yüzyılın ikinci yarısına kadar bu tarz rekabet kurumları yoktu ve genelde sektörü bir şirket domine ediyordu (örneğin, East India Company). Fakat ekonomik temellerin daha sağlam bir şekilde yapılanmasıyla ortaya rekabet kurumu gibi kurumların ihtiyaç olduğu gerçeği çıktı. Türkiye’de Rekabet Kurumu, 1997 yılında kurulmuştur. Bunun gerekçesi olarak ise doğrudan Rekabet Kurumu’nun sitesinde yazanı gösterebiliriz: “Nitekim Anayasanın 167’nci maddesi devlete açıkça piyasalarda oluşacak fiili yahut anlaşma sonucu doğacak tekelleşmeyi ve kartelleşmeyi önleme görevi vermiştir.” (Rekabet Kurumu, 2010)
Türkiye’de ve dünyanın diğer birçok ülkesinde Rekabet Kurumları bulunmaktadır ve devlete bağlı olarak görev yapmaktadır. Hepsinin amacı Türkiye’de olana benzer olmakla beraber genel olarak rekabet kurumlarının görevleri de birbiriyle hemen hemen aynıdır. Yine Türkiye’deki Rekabet Kurumu’nun görevlerini kısaca sıralayarak tüm rekabet kurumları hakkında bir bilgi edinmek gerekirse, şöyle denilebilir: Rekabet Kurumu’nun görevleri piyasada rekabeti bozan, engelleyen ya da kısıtlayan teşebbüsleri cezalandırmak ve bir daha yapmalarını engellemek; piyasadaki tekelleşmenin önüne geçmek için belirli büyüklükteki ortak anlaşma, devralmaların önüne geçmek; devletin özelleşme yoluyla piyasaya müdahil olmasını engellemek ve bunun sonucunda sektörde doğacak açıktan yalnızca bir şirketin faydalanmasının önüne geçmek; rekabet kuralları ile ilgili piyasadaki şirketlere görüşler göndererek kurumun daha iyi çalışmasını sağlamak ve kuralları bir hakim görüşe dönüştürmek. (Rekabet Kurumu, 2010)
- Küresel Bir Rekabet Kurumu
İçerisinde Avrupa Birliği ülkelerinin de yer aldığı birçok ülkede devlete bağlı bir rekabet kurumu bulunmaktadır. Avrupa Birliği’nde ise durum biraz farklıdır, AB parlamentosunun kurduğu Rekabet Kurumu doğrudan AB’ye bağlıdır ve AB içerisindeki bütün ülkelerin piyasasını ve rekabetini kontrol eder. Bu şekilde başka ülkeler arası üst kuruluşlarda da çeşitli rekabet kurumları görmek mümkündür. Hepsi yaklaşık olarak aynı göreve ve amaca sahip olsa dahi aralarında bir bağıntı bulunmadığı için farklı rekabet kurumları farklı kararlar verebilmektedir. Bazı siyasi teorisyenlerin düşüncesi ise ortak bir rekabet kurumu olmasıdır. (Malinauskaite, 2010) Bütün devletlerin üstünde ve hepsini bağlayan ortak kuralların olduğu bir küresel model inşa etmek mümkündür. Fakat böyle bir küresel model düşünülünce akla iki tane önemli soru gelmektedir. İlki, bütün devletlerin böyle bir modele uyamayacağıdır, çünkü her devlet neo-liberal ekonomi ile serbest sermaye piyasasına sahip değildir. Örneğin, Küba veya Kuzey Kore gibi bazı ülkeler komünist bir ekonomik modele sahip olduğundan dolayı bir rekabet kurumunun varlığının hiçbir manası yoktur. İkinci olarak ise bu küresel modelin nasıl bir yapıda olacağıdır. Bu yapıyla ilgili çok önemli çıkarımlarda ve yorumlarda bulunduğu makalesinde Malinauskaite, asıl önemli sorunu rekabet kurumunun tamamen bağımsız veya bir başka üst kuruluşa bağlı olup olmaması olarak tanımlar.[1] Böyle bir üst kuruluş olarak da en mantıklı seçimin WTO, yani World Trade Organization (Dünya Ticaret Örgütü) olduğunu söyler. Bu manada, kuruluşun ülkeler üstü bir kuruluş olan Birleşmiş Milletler’e bağlı olması da uygun bir söylemdir.
2.2. Rekabet Kurumlarının Kuralları ve Kararları
Bütün dünyada rekabet kurumları özellikle 1980’lerden itibaren aktif bir şekilde rol almaya başlamıştır. Bunun sebebi anti-rekabetçi uygulamaların yol açtığı ihtiyaçtır. Özellikle Dünya Ticaret Örgütü’nün bu anlamda yaptığı bazı uygulamalar bir ilk olduğu için önem arz etmektedir. Örneğin, 9-13 Aralık 1996 tarihleri arasında WTO’nun Singapur’da yaptığı bir konferans küresel rekabet kuralları kavramının öne çıkması bakımından bir ilki oluşturur.[2] Bu konferansın yapılmasının, daha doğrusu bir küresel rekabet kurulu modelinin oluşturulmaya çabalanmasının bir sebebi de uluslararası ticaretin etkilenmesidir. Bunun için birçok küresel kuruluş önerilerde bulunmuş ve rekabet kurallarının evrenselliğe sahip olması için ellerinden geleni yapmıştır. Örneğin, Avrupa Birliği, Singapur’da yapılan konferansta şöyle bir öneri getirmiştir: “Dünya Ticaret Örgütü’nde rekabet kurallarına ilişkin uluslararası bir çerçeve oluşturulması imkânlarını araştırmak üzere bir çalışma programı başlatılması” (Sabır)
Rekabet Kurumlarının kuralları anlaşma ve sözleşmelerle belirli olup, bunlar uzun yıllardan beridir korunmaktadır. Örneğin, ilk bölümde yazılan Türkiye Rekabet Kurumu’nun görevleri ve kurallarını Türkiye’nin bozması tamamen kendi aleyhinde sonuçlar doğuracaktır. Çünkü, serbest piyasa bozulacak ve bu ciddi ekonomik gerilemeleri beraberinde getirecektir. Türkiye’den başka örnekler vermek gerekirse, Avrupa Birliği’nin rekabet kurumu kurallarına göz atmak uygun bir seçenek olacaktır. Örneğin, Avrupa Birliği içerisinde Lizbon Anlaşması’nın bir getirisi olan “fiyat sabitleme” yasaklanmıştır. AB’deki hiçbir devlet, herhangi bir ürünün veya hizmetin fiyatını sabitleme girişiminde bu sebeple bulunamaz. Aynı anlaşmadaki bir diğer maddeye göre ise hiçbir üye devlet diğer üye devletin sektöre atılmasını engelleyemez veya engellenmesine sebep olacak başka bir yasama kararı alamaz. Bunun gibi onlarca maddeden oluşan rekabet kuralları Avrupa Birliği içerisinde rekabeti denetleyen asıl ve en önemli mekanizmadır.
- Rekabet Kurumu ve KVKK Arasındaki İlişki
Rekabet Kurumu ve KVKK arasındaki ilişkiyi anlamadan önce KVKK’nın açılımını yapıp ne olduğunu anlatmak daha makul olacaktır. KVKK da aynı rekabet kurumları gibi devlete bağlı bir kurumdur ve açılımı Kişisel Verileri Koruma Kurumu’dur. Aynı rekabet kurumlarında olduğu gibi, farklı devletlerin farklı Kişisel Verileri Koruma Kurumları bulunmaktadır. Bunun yanında, AB gibi ülkeler üstü kuruluşlar da KVKK modeline sahip olabilir. Yine Türkiye’de işleyen kurumun amacına ve görevlerine bakarak evrensel olarak kurum hakkında fikir sahibi olmak için doğrudan Türkiye’nin KVKK sitesine bakabiliriz. Kurum, misyonunu orada şöyle açıklamaktadır: “Anayasada öngörülen özel hayatın gizliliği ile temel hak ve özgürlüklerin korunması kapsamında, Ülkemizde kişisel verilerin korunmasını sağlamak ve buna yönelik farkındalık oluşturarak bilinç düzeyini geliştirmek, aynı zamanda veri temelli ekonomide özel ve kamusal aktörlerin uluslararası rekabet kapasitelerini artırıcı bir ortam oluşturmak.”[3]
Elbette KVKK’nın kuruluş amacı ve en önemli olan birincil görevi elektronik ortamda kişisel verilerin korunmasıdır. Teknolojinin gelişimiyle başta sosyal medyalar olmak üzere insanlar birçok bilgilerini, aralarında kişisel olanlar da dahil, kolayca verebilmektedirler. Şirketler ise bu veriler üzerinde kolayca oynayarak veya bu verileri kullanarak özelleştirilmiş reklam veya başka uygulamalarda bulunabilir. Bunu, o kişinin bilgisi dahilinde olmadan yaptığı zaman kişinin kişisel verileri korunamamış olur ve işte burada KVKK devreye girerek bunun olmasını önlemeye çalışır. Yani, KVKK’nın asıl amacı başta Facebook, Twitter, Google gibi dev elektronik şirketler olmak üzere tüm şirketlerden vatandaşlarının kişisel verilerini korumaya ve onları yalnızca hukuksal alanlar içerisinde kullanılmasına çalışmaktır.
KVKK ile Rekabet Kurumu arasındaki ilişki ise KVKK’nın sonuçlandırdığı veya araştırdığı olaylardan yola çıkarak rekabet kurumlarının buna göre şirketlere ceza kesmesi veya başka yaptırımlar uygulaması, ve bir daha böyle bir veri ihlali olayının gerçekleşmesini önlemesidir. Yani denilebilir ki, KVKK ile rekabet kurumları birbiriyle sürekli temas halinde ve bir arada çalışır.
- Rekabette Emsal Olması Bakımından Google Olayları
Kişisel verilerin ihlal edilmesi sonucunda rekabet kurumları tarafından şirketlere cezalar verilir, fakat bu daha çok daha sonraki olayların engellenmesini sağlamak amacıyla verilir. Bazen ise, eğer veri ihlalleri küresel çapta ise cezalar çok büyük olabilmektedir. Bu manada, KVKK ihlallerini daha iyi anlamak için ve rekabet kurumunun nasıl bir karar alma mekanizmasıyla çalışarak ne gibi kararlar aldığını görmek ve bu iki kurum arasındaki ilişkiyi daha iyi anlayabilmek için biri 2010, biri 2015’te açılan iki Google davasına bakılmalıdır. İkisi de Avrupa Birliği’nin Rekabet Kurumu tarafından incelenmiş, sonuçlanmıştır ve global çapta çok büyük ses getirerek Google’ın büyük bir kayıp yaşamasına sebep olmuştur.
Bunların ilki 30 Kasım 2010’da AB Rekabet Kurumu’nun KVKK’nın verdiği bilgilerle Google’a tröst karşıtı ihlaller kapsamında inceleme açmasıyla başlamıştır. Açıklanana göre Google’ın iki arama tipi bulunmaktadır, bunlara algoritmik arama sonuçları da denir. Tamamen ücretsiz olan bu arama yöntemlerini Google’ın haksız kazanç sağlamak için farklı bireylere farklı reklamlar gösterdiği ve bu sayede bazı alışveriş şirketlerinin sektördeki rekabeti bozmasına sebep olduğu iddia edilmiştir.[4] Uzun sürecek olan davada ilk seneler pek bir gelişme olmasa da 5 Şubat 2014’te komisyon bir rapor yayınlayarak Google’ın bu veri ihlalini yaptığının örneklerini somut olarak sunmuştur. 14 Temmuz 2016’da ise komisyon incelemeyi daha öteye götürerek adı geçen alışveriş şirketleri ile Google reklamları arasındaki ilişkiyi daha detaylı araştırmaya karar vermiştir. Araştırma 27 Haziran 2017’de son bulmuş ve yapılan basın toplantısındaki açıklamaya göre karar şu şekilde olmuştur: “Avrupa Komisyonu, AB tröst karşıtı kurallarını ihlal ettiği gerekçesi ile 2,42 milyar Euro ceza kesmiştir. Bunun sebebi ise Google’ın kendisinin sahip olduğu bir diğer alışveriş karşılaştırma sitesinin arama sonuçlarında yasal olmayan bir şekilde daha fazla gözükmesinin yarattığı sektör dominasyonudur.”[5]
İkinci dava ise ilkine göre nispeten daha kısa sürmüştür fakat daha fazla ses getirmiş ve daha fazla cezaya sebep olmuştur. Yine Avrupa Birliği Rekabet Kurumu Komisyonu, Google’a 15 Nisan 2015’te bir rapor gönderek sahip olduğu Android alt oluşumunun veri ihlali yapıldığı izine rastlandığını söylemiştir. Böylece aynı anda devam eden bir soruşturmanın yanında Google’a ikinci soruşturma da açılmıştır. Android’in kolay izlenebilirliği, komisyonun üstün başarısı gibi çeşitli sebeplerden ötürü dava ilk davaya göre oldukça kısa sürmüş ve bir yıl içerisinde büyük yol kat edilmiştir. 2016 içerisinde çeşitli kanıtlar sunulmuş ve daha sonrasında ise 18 Temmuz 2018’de dava sonuçlanmıştır. Davanın sonucuna göre AB komisyonu tarafından şu sonuca varılmıştır: “Google, yazılımını yaptığı Android mobil cihazlarında kendi aramam motorunu yasal olmayan bir şekilde öne çıkmasını sağlayarak arama motorları sektöründe kendisinin tekelleşmesine sebep olmuştur.”[6] Bu sonuca göre ise Avrupa Birliği Google’a 4,34 milyar Euro ceza vermiştir ve böylece bir daha böyle bir veri ihlali olayının ve tekelleşmenin önüne geçmek amaçlanmıştır.
Bu iki olay özellikle e-şirketlerin veri ihlali yapmalarını engellemelerine sebep olmuş ve bu açıdan bir emsal teşkil etmektedir. Yine de diğer dev şirketlerin veri ihlalleri davaları halen sürmektedir. Örneğin, son yıllarda Cambridge Analytica-Facebook olayı ile Facebook’un son yıllarda dahi kişisel veri kurallarını ihlal ettiği ortaya çıkmıştır. Bu gibi davaların çoğunda emsal olarak Google davaları alınmaktadır ve örnek olarak gösterilmektedir. Bu açıdan da Google olaylarının oldukça önemli olduğu söylenebilir.
- Türkiye’den Bazı Kararlar
Avrupa Birliği’nin rekabet kurumunun çok iyi organize olarak iyi sonuçlar verdiğini, böylelikle üye ülkelerin vatandaşlarının kişisel verilerini başarıyla koruduğu söylenebilir. Bu gibi komisyonlar refah seviyesi yüksek ülkelerde sıklıkla görülmektedir. Eğer Türkiye’ye bakacak olursak Türkiye’de de Rekabet Kurumu’nun iyi çalıştığını söylemek mümkündür. Bu söylemi desteklemek amacıyla Türkiye’de KVKK’nın ulaştığı ve Rekabet Kurumu ile ortak çalışarak yaptığı iki inceleme olayını özetlemek makuldür. Bunların ilki ünlü elektronik yemek sipariş şirketi olan Yemek Sepeti ve ikincisi ise elektronik ticaret şirketi olan Sahibinden ile ilgili araştırma ve kararlardır.
Ömer Torlak’ın Rekabet Kurumu’na başkanlık yaptığı zamanda açılan davada Yemek Sepeti, bazı restoranlara yasal olmayan bir şekilde avantajlar vererek rekabeti bozduğu iddia edilmiştir. 9 Haziran 2016 tarihinde yayımlanan Rekabet Kurulu Kararı’na göre Yemek Sepeti’ne 427 bin lira para cezası verilmiştir. (Rekabet Kurumu, 2016) Karardan önce elde edilen bilgilere göre Yemek Sepeti, bazı şirketlerden indirim talep etmekte[7], bazı şirketlere ise özellikle avantaj vererek sitesinde daha önde çıkarmaktadır. Bunları yasal olmayan yollarla yaptığı için sektördeki rekabet ortamını bozmuştur ve bu sebeple idari para cezası verilmiştir. Bunun ardından Yemek Sepeti bu konuda çok daha hassas davranmaya başlamıştır. Bu açıdan Rekabet Kurulu’nun oldukça iyi bir sonuca vardığı anlaşılmaktadır.
İkinci olay ise Sahibinden.com sitesinin veri ihlali yaparak sektörde tekelleşmesine sebep olacak olmasından dolayı açılan dava ile başlamıştır. Dava 2018 yılında sonuçlanmıştır ve doğrudan komisyon raporunda yazana göre şu şekilde sonuçlanmıştır: “01.10.2018 tarihinde Rekabet Kurulunca dosyanın müzakeresi sonucunda; Sahibinden Bilgi Teknolojileri Paz. ve Tic. A.Ş.’nin 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesini ihlal ettiğine, dolayısıyla aynı Kanun’un 16. maddesi uyarınca adı geçen teşebbüse idari para cezası verilmesine karar verildi.” (Ulukan, 2018) Kısacası Sahibinden.com, vasıta ve emlak/kiralama hizmetlerine yönelik online platform hizmeti pazarlarında aşırı fiyat uygulamak suretiyle rekabet yasasını ihlal etmiştir ve bu sebeple Sahibinden.com’a 10,6 milyon TL’lik bir ceza verilmiştir.[8] Bu olay, Sahibinden’in aşırı fiyat uygulama politikasına son vermesiyle de sonuçlandığı için rekabet kurallarının yeniden işlendiği sonucuna varılabilir. Böylelikle elektronik ticaret şirketleri arasındaki rekabet yeniden kurallar içerisinde oluşturulmuştur ve hiçbir elektronik ticaret şirketinin kuralları ihlal etmesine izin verilmemek amacıyla da rekabet kurulunda emsal kararlar olarak görülmüştür. Bu açıdan, Yemek Sepeti ve Sahibinden şirketlerinin e-şirketler arasında rekabet kurallarının nasıl olması gerektiğini Rekabet Kurulu açıkça dile getirmiştir ve cezaların da caydırıcı biçimde olmasına özen göstermiştir. Bu doğrultuda denilebilir ki, Türkiye’de de dünyanın birçok yerinde olduğu Rekabet Kurulu hiçbir sektörde hiçbir şirketin tekelleşmesine izin vermemeye çalışmaktadır ve bunu örneklerle de açıklandığı üzere başarıyla devam ettirmektedir.
- KVKK Çerçevesinde Oluşan Rekabet
KVKK çerçevesinde oluşan ve gelişen rekabeti anlamak için öncelikle KVKK ile Rekabet Kurulu arasında imzalanan protokole bakmak gerekir. Bu protokolde kişisel veriler kullanılarak oluşan yeni ekonomi modellerinin varlığının kabul edildiği açıklanmış, fakat bunun bazı ihlalleri de yanında getirdiği söylenmiştir.[9] Yukarıdaki iki örnek de bu ihlallerin olduğunu göstermektedir. Bu manada, bundan sonra KVKK ile Rekabet Kurumu’nun daha fazla işbirliği yapacağı bellidir.
KVKK çerçevesinde şirketlerin elektronik sitelerinin daha dikkatli bir şekilde veri kullandığını söylemek kesinlikle yanlış olmaz. Çünkü gerçekleşen davalar ve verilen idari cezalar göstermektedir ki, Rekabet Kurulu bu olayları sıkı takip etmektedir. Bu sebeple özellikle daha fazla ziyaretçi sayısına sahip olan bazı sitelerin verileri istediği gibi kullanamamalarından ötürü sektörü domine etmesinin engellendiği gözlemlenmiştir. Bu sayede, hiçbir elektronik ticaret sektöründe tekelleşmenin olması pek mümkün gözükmemektedir ve her şirket de yapacağı uygulamaları buna göre yapmak zorundadır. Ayrıca, veri ihlalleri şirketlerin yeni politikalar da geliştirmesine sebep olmuştur. Örneğin, birçok siteye üye olunurken artık kişisel verilen nasıl korunduğu sözleşmelerde yer almaktadır ve kullanıcıya kişisel verilerinin kullanılmasını isteyip istemediği sorulmaktadır. Buna benzer olarak, birçok akıllı telefon uygulamasında artık kullanıcı kişisel verilerinin kullanılmasını istemiyorsa bu seçeneği işaretleyerek verilerinin güvende olduğunu bilebilir. Bazı şirketler ise verilerin saklanması ile ilgili önemli adımlar atmış ve bu şekilde güvenlikli depolama yazılımları geliştirmiştir. Bütün bunların hepsi rekabetin daha güzel bir şekilde oluşmasına sebep olmakta ve tekelleşmenin engellemesini sağlamaktadır.
- Sonuç
Sonuç olarak, Rekabet Kurulu ile KVKK arasındaki ilişki Türkiye’de oldukça iyi bir şekilde sağlanmıştır ve belki de dünyada Türkiye bu açıdan örnek olarak gösterilebilecek ülkeler arasına girmiştir. Bunun yanında, yalnızca Türkiye’de değil, özellikle Google olaylarından sonra kişisel verilerin kullanılmasındaki ihlaller azalmış, bu alandaki dava sayıları da azalarak küresel çapta kişisel verilerin daha korunaklı bir şekilde saklanmıştır. Türkiye’de de durum buna yakındır, özellikle Yemek Sepeti ve Sahibinden davaları ile birlikte özellikle e-şirketlerin sektörlerini domine etmesi engellenmiş ve kurumlar tarafından belirlenen rekabet kurallarının iyi bir şekilde işlemesi sağlanmıştır. Tüm bunlar çerçevesinde denilebilir ki, KVKK kapsamında veya küresel çaptaki adıyla hitap etmek gerekirse kişisel verileri koruma kurulları kapsamında artık şirketler kendilerini yeni bir rekabet ortamında bulacaktır ve öncesine göre daha farklı uygulamalar gerçekleştirmek zorunda kalacaktır.
[1] Jurgita Malinauskaite, sf. 2, 2010.
[2] Hasan Sabır, sf. 61.
[3] KVKK, Misyon-Vizyon, https://www.kvkk.gov.tr/Icerik/2074/Misyon—Vizyon.
[4] European Commission, Antitrust: Commissions probes allegations of antitrust violations by Google, https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/IP_10_1624, 2010.
[5] European Comission, Antitrust: Commission fines Google €2.42 billion for abusing dominance as search engine by giving illegal advantage to own comparison shopping service, https://ec.europa.eu/commission/presscorner/detail/en/IP_17_1784, 2017.
[6] European Commission, https://ec.europa.eu/competition/elojade/isef/case_details.cfm?proc_code=1_40099, 2018.
[7] Yemek Sepeti Rekabet Kurulu Kararı Raporu, sf. 16
[8] Sahibinden.com Rekabet Kurulu Kararı Raporu, Türkiye Rekabet Kurumu, 2018.
[9] KVKK, Kurumumuz ile Rekabet Kurumu Arasında İşbirliği Protokolü İmzalandı, https://www.kvkk.gov.tr/Icerik/5431/-Kurumumuz-ile-Rekabet-Kurumu-Arasinda-Isbirligi-Protokolu-Imzalandi.